Annemin Öyküleri - Pazar Pidesi


PAZAR PİDESİ


Bugün Pazar. Az pişmiş rafadan yumurta yemekten kurtulduğum gün. Bugün sabah kahvaltısıyla öğle yemeği birleşecek ve öğlene doğru çayla pide yiyeceğiz. Annem pide içlerini hazırlamaya başladı bile.



“Hadi bana teldolaptan kıymayı getir kızım!”

“Tabii anneciğim, hemen!”

“Şimdi de peyniri!”

“Anne, maydanozları ben kıyabilir miyim?”

“Olmaz, elini falan kesersin sonra! Neme lazım, ben kıyarım. Sen büyü hele!”



Annem kıymayı hazırladı. Peynirleri de. İkisini ayrı ayrı kaplara koydu, yanlarına bir de boş tepsi katıp sokağa çıkmak üzere hazırlanmaya başladı. Başörtüsünü bağlarken bana dönüp emretti:  “Hadi bakalım, ayakkabılarını giy!”



Emrini sevinçle yerine getirdim ve fırının yolunu tuttuk.



Burada uzun bir kuyruk var. Bir sürü kadın erkek çocuk, ellerinde tıpkı anneminki gibi kaplarla bekleşiyorlar. Kuyruğun sonunda yerimizi alıp biz de beklemeye başlıyoruz. Şimdi insanlar adım adım ilerleyecek ve sonunda kendimizi tezgâhın önünde bulacağız. Annem kıymaları ve peynirleri fırıncıya uzatıp birşeyler söyleyecek. Adam malzememizi hamurların içine doldurup tahta bir küreğin üstünde içerideki kıpkırmızı ateşe salacak. Biraz da öyle bekleyeceğiz. Sonra adam gene küreği uzatıp pideleri çıkaracak, annemin tepsisine koyacak, üstünü yağlı kâğıtla örtecek, annem parayı ödeyecek ve paketi alıp çıkacağız.



Çıktık. Artık eve dönüyoruz. Hızlı yürüyoruz pideler soğumasın diye. Annem elinde tepsiyle nefes nefese koşturuyor. Ben boş kapları taşıyorum. Filenin içinde adımlarıma ayak uydurup takırdıyorlar. Bakırcılar çarşısını anımsayıp gülümsüyorum.



Annem hızla eve daldı, ayakkabılarını kapının önünde bırakıp mantosuyla mutfağa yöneldi. Mutfak buharlanmış; ablam çayı demlemiş bile. Annem pideleri tepsiden alıp hemen kuzineye koydu. Sonra mantosunu çıkarmak için sofaya döndü. Dedem sabırsız; ortalıkta dolanıp duruyor. Şu anda radyoyu karıştırıyor ama biliyorum, az sonra dayanamayıp sofraya oturacak. Ama annem, ona aldırmadan, pideler tam kıvamına gelip kokuları tüm evi sarıncaya kadar bekleyecek. Sonra, iyice kabarmış pideleri fırından çıkarıp gene tepsiye koyacak, üstlerine hemen tereyağı sürecek ve elinde tepsiyle sofaya yürürken bağıracak: “Herkes sofraya!” O arada ablam çayları koymuş olacak. O zaman hepimiz dedemin yanına oturacağız. Annem, üstlerindeki tereyağ yavaş yavaş eriyen pideleri enine dilimler halinde kesecek. Herkes çayına şeker atacak; ama dedem, radyoda yurttan sesler korosu türkülerine başlarken, hemen tepsiye uzanıp tabağına pide alacak: birkaç dilim peynirli, daha çok da kıymalı.

Saadet Arıkan Özkal

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kadın Gözüyle Okuyunca - Can Yücel (3)

Kadın Gözüyle Okuyunca - Can Yücel (4)

Kadın Gözüyle Okuyunca - Atilla İlhan (1)