Her şey,
her şey unutkan.
Şu savrulan
küçük yaprak bile
çıksa girdiği kuyudan
başka bir şey olacak.
Ama olmuyor.
Sonsuzluk korkusuyla
toplaşan görüntüler
şehri kuruyorlar.
Mezarları oluyor şehrin.
Çocuk mezarlarında fulyalar açıyor,
yaşlılarınkinde zakkumlar...
Bejan Matur.
SİKERİMİN KERİMESİ Saadet Arıkan Özkal (Can Yücel yazısı devamı) ... / Sabah gezisine mi çıktım / Göbeğinin altında o vücudun / Bir koru var ki Çini mürekkebi üstüne rika serpilmiş / Gezdikçe dolaşıyor / Dolaştıkça okuyorum huşu ile O mübarek metni (5-72) Önce —kelime oyununu bir yana bırakıp— şiirin adını Türkçeleştirelim: Sikerimin Kızı . Küfür gibi geliyor kulağa. Şimdi şiiri okuyalım: kadın vücuduna övgü, arzu ve cinsel aşk. Adla içerik pek bağdaşmıyor gibi. Kadın gözüyle böyle. Ya erkek gözüyle? Erkek gözüyle cinsel aşk ya da sevişmenin ne olduğu Can Yücel’in şiirinde çok açık dile geliyor; sevişmek, kadınla erkeğin karşılıklı haz edimi değil, erkeğin tek taraflı eylemi. Kadın ortada yok, erkeğin kadın cinsel organına yaptığı bir şey var: ... Bu yapraklar içindeki yarak / Bu hayvan bu animal O da bir gün yaprak olacak Amabam Amabas Amabat Amabamus Amabatis Amabant Latincede sevişmenin çekimi / İsimler gittikten sonra S
KADININ COĞRAFYASI Saadet Arıkan Özkal (Can Yücel yazısı son bölüm) Belleyemedim bedeninizi / Ümit Burnu olsa dönerdim Keşfederdim Virginia olsa / Macellan da ben gibi bir can Olmadı ama ölmedi hırsım / Binezorlarınızı donlarınızı çıkardım Sökemedim bitürlü tarihinizi / Asıl asıl coğrafyanızı Hâlâ hâlâ meçhul bir kıt’a / Kırk yıllık kadınımın bacakları arasından Avuçladığım o Atlanta (12-65) Can Yücel’in şiirinde kadınların istekleri gibi bedenlerinin de erkeğin dışında varolduğu ve dolayısıyla erkeklere bir tür bilmece gibi göründüğü açık: keşfedilmek istenen, ama bir türlü keşfedilememiş gizemli kıta Atlantis. Belki böyle gizemli olduğu için de erkeğin ona olan ilgisi, hırsı bir türlü bitmiyor. Ne kadar bellese belleyemiyor kadın bedenini. Kuşkusuz bu şiirde de asıl anlatılan erkeğin istekleri. Ayrıca Virginia ile “vajina”, “Atlanta” ile argodaki “atlamak” deyişi arasında bir ilgi de kurulabilir belki. Kesin olan, Can Yücel’in kadın cinsel organına d
kadın gözüyle okuyunca Saadet Arıkan Özkal hangi attilâ ilhan I “vurgunum yumruk gibi sıkılmış mısralara” 1940’lı yıllar. Dünya, faşizmi ve savaşı yaşıyor. Türkiye’de, henüz lise öğrencisiyken, sırf sevgilisine yazdığı mektuplarda Nâzım Hikmet şiirlerine yer verdi diye kovuşturulup hapse atılan bir genç adam bu dünyaya tepkisini şiirlerle dile getiriyor. 1948’de ilk kitabı duvar yayımlandığında, Nâzım Hikmet şunları söylüyor: “Duvar beni, çok sevindirdi. Attilâ İlhan gayet soylu, özlü şair, pek beğendim. Aşk olsun delikanlıya!” Delikanlının örnek aldığı şairler belli: aragon’u usta bilmiş şair attilâ ilhan / ve tekmil demir mısralılar bayraktar Yazmak istediği şiirler de belli: fısıltıyla şiir söylemek kahreder beni / vurgunum yumruk gibi sıkılmış mısralara duvar , böyle yumruk mısralı şiirlerden örülü. Çoğunlukla öfke, güç, şiddet içeren ve bu şiddeti olumlayan şiirler. Bir tür “karşı kahramanlık” türküleri de denebilir: sertliğe karşı se
Yorumlar
Yorum Gönder