Sevgili Dostum Sevinç - 2 -
Sevgili Sevinç,
Mektuplaşmaktan hiç
hoşlanmayan ben, galiba yeni bir mektuplaşma dönemine girdim. Seni “vurmak”
istemedim, hiçbir zaman istemem. Ama doğrusu, yazdıklarımı beğenmenin beni
gururlandırdığını söylemek zorundayım. Teşekkür ederim.
Ben de senin gibi kendim için, kendimi çözümlemek,
kendimi bulmak için yazıyorum. Kimseye bir şey anlatmak ya da öğretmek veya
dikte etmek için değil. Olsa olsa hayatla biraz başedebilmek için. Belki
yazdıklarımızın başkalarının hoşuna gitmesi de bu yüzden. Senle ben, Sevinçle
Saadet, ne garip, insanları etkiliyoruz, hiç öyle bir niyetimiz yokken.
Dayanamadım, sana henüz bitmemiş —belki de bitmiş— bir
iki yazıyı gönderiyorum. Ben bunları yazma ihtiyacındayım. (Gereksinim değil,
ihtiyaç işte!) Nasıl bitecek, bitmiş mi, bitecek mi bilmiyorum. Sen yazı seni
atlatır diyorsun ya, ben, yazı beni sürüklüyor diyorum. Onun kendine göre
apayrı bir mantığı var; kendimi başıboş onun kıvrımlarına bırakıyorum, o bir yerlere gidiyor, beni de
götürüyor. Sevinç, galiba öfkem bitti. Öfkemi Isparta’ya gömdüm.
Saadet
26.04.2000
Yorumlar
Yorum Gönder